Parlak bir Şubat gününde Çakmak Hattı güzergahı üzerinde yürümeye koyulduğumuzda koruganların ait olduğu sisteme ve bunların tarihçesine dair bir bilgim yoktu. İstanbul’un batısına giderken tarım arazileri ve sürülmüş tarlaların arasında, yol kıyılarında yer yer gördüğümüz bu beton mevzilerin İkinci Dünya Savaşı’nda şehrin savunması için inşa edildiklerini öğrenmek yürüdüğümüz rotaya dair yeni bir bakış açısı sunmaktaydı. Savunma hattı hakkında biraz okuyup, bilgi sahibi oldukça bu güzergahın da daha önce bazı parkurlarını yürüdüğümüz Likya ve Karia yolu gibi bir kültürel peyzaj rotasına dönüştürülmesinin ne kadar ilginç olabileceğini düşündüm.
İkinci Dünya Savaşı döneminde savaş teknolojisinin de gelişmesiyle ağır topçu atışına dayanıklı yapılardan meydana gelen savunma hatları oluşturulmuştur. Dünyada bu dönemde inşa edilen savunma hatlarından en bilineni Fransa’da Almanya’ya karşı yapılan Maginot Hattı’dır. Stratejik olarak Almanya-Fransa sınırını meydana getiren Ren nehri ile Belçika sınırı boyunca tasarlanan ve toplamda 300 km. uzunluğunda planlanan bu hat, savaş başladığında henüz tamamlanamadığı için görevini yerine getirememiştir. Hattın zayıf olduğu Belçika üzerinden saldırıya geçen Nazi Almanya’sı Fransa’yı kolayca işgal etmiştir. Günümüzde Maginot Hattı’nın bazı bölümleri restore edilmiştir ve halka açık müze haline getirilmiştir. Ouvrage Hackenberg gibi bazı koruganlar, interaktif turlar sunarak ziyaretçilere İkinci Dünya Savaşı döneminin atmosferini yaşatmakta, sesli rehberler, görsel sunumlar ve tarihi askeri ekipman sergileriyle tarihi bir referans noktası oluşturmaktadır.
Diğer bir ilginç örnek Atlantik Duvarı’dır. Günümüzde Norveç, Danimarka ve Hollanda sınırları içinde bulunan Atlantik Duvarı, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanya’sı tarafından, Avrupa’nın batı kıyılarını olası müttefik çıkarmalarına karşı korumak için inşa edilen devasa bir savunma hattıdır. Bu hat boyunca çok sayıda korugan bulunmaktadır. Norveç’te bulunan Stevnsfortet Müzesi, Danimarka’da ise Tirpitz Müzesi gibi bazı yerlerde Atlantik Duvarı’nın koruganları restore edilerek müzeye dönüştürülmüştür. Bu müzeler, İkinci Dünya Savaşı’na dair kapsamlı sergiler ve koruganların savaş sırasındaki önemini anlatan etkinlikler sunmaktadır.
Avrupa’da en fazla korugan olan ülkelerden Birleşik Krallık’ta İkinci Dünya Savaşı öncesi ve esnasında yaklaşık 28.000 korugan inşa edilmiştir. Hali hazırda https://edob.mattaldred.com/map/ bağlantısı üzerinden Britanya’nın İkinci Dünya Savaşı savunma sistemi haritasına erişmek mümkündür. Bu harita üzerinde kullanımdan kaldırılmış, mevcut tüm savunma bileşenleri işaretli bulunmaktadır.
Çakmak Hattı’nın yapımına, İkinci Dünya Savaşı’nın onuncu ayında, Fransa’nın Almanya tarafından işgal edildiği tarihlerde başlanmıştır. İstanbul’u batı yönünden gelebilecek bir tehdide Trakya sınırında karşı koymak amacıyla, önce Kırklareli-Edirne hattında daha sonra Çatalca’da güneyden kuzeye doğru uzanan bir savunma hattı olarak planlanmıştır.
Savunma hattı ismini Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’tan almaktadır. Mareşal, Marmara ile Karadeniz arasında bir savunma hattı inşası planını Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’e sunmuş ancak onay alamamıştır. Atatürk kendisine:
‘Savaş, oldum olası toprak üstünde yapılır ve toprak üstünde kazanılır yahut kaybedilir. Çakmak Hattı ne kadar güçlü olursa olsun ömrü, bir muharebeninki kadar kısadır. Ben milletimin parasını bir kapris uğruna toprak altına gömdürmem’ sözüyle karşı çıkmıştır. Atatürk, toprak altında manevra kabiliyetini kaybeden orduların harbi de kaybedeceğini savunmuştur.
Atatürk hayatını kaybettikten sonra, 1939 yılında, dönemin savunma teknolojisine uygun bir şekilde hattın inşasına başlanmış, Terkos Gölü (Durusu) yakınlarından itibaren Büyükçekmece’ye kadar iki hat şeklinde yapılmıştır. Kent savunmasının bir saldırı durumunda şehrin 65-70 km. batısında başlaması, kent merkezinin güvenliği için her dönemde önem taşımıştır. Tarih boyunca Çatalca İstanbul’un savunmasında çok önemli bir rol üstlenmiştir. 5. yüzyılda Roma döneminde inşa edilip 500 yıl boyunca şehri batıdan gelebilecek saldırılara karşı korumuş olan Anastasios Savunma Duvarı; Marmara denizinde Silivri’den, Karadeniz’de Çatalca Evcik Plajına kadar uzanan 56 km. uzunluğunda bir duvardır. 19. yüzyılda inşa edilmiş Osmanlı tabyaları, 1877-78 Rus Savaşı ve 1912-13 Balkan Savaşları sırasında Büyükçekmece ve Terkos Gölleri arasında oluşturulmuş Çatalca savunma hattının parçalarıdır.
İkinci Dünya Savaşı döneminde Türk dış politikasında Türkiye’nin toprak bütünlüğünü korumak ve harpten uzak durmak hedeflenmiştir. Ülkenin güvenliği için alınan tedbirler arasında bulunan Çakmak Hattı, savaşa katılmadığımız için aktif olarak kullanılmamıştır. Savaş tehlikesi geçtikten sonra askeri önemini yitiren savunma hattının yapıları, çeşitli koruma sorunlarına bağlı olarak hızla bozulmaya başlamıştır. E5 karayolu ve bunu takiben Kuzey Marmara ve diğer otoyol güzergahları ile Çakmak Hattı’nın sürekliliği parçalanmış, koruganların kimi kaldırılmış, kimi tahrip edilmiş ve kalanları tümüyle kaderine terk edilmiştir. Yasal koruma altına alınan çok sınırlı sayıda savunma yapısı dışındakiler depo ve ahır olarak kullanılmış, içerisinde ateş yakılmış, metal kapıları sökülmüş ve doğal etkenlerden zarar görmüştür.
Toplamda kaç adet yapıldığının envanteri dahi bulunmayan ve günümüze kalan harap durumdaki koruganlar aslında İstanbul’un endüstriyel ve kültürel bir mirasıdır. Bu mirasın korunması, bir kültürel peyzaj rotasına dönüştürülmesi için Birleşik Krallık tarafından oluşturulan savunma sistemi haritasının bir benzeri oluşturularak, araştırma ve dokümantasyon çalışmaları başlatılmalıdır. İTÜ Mimarlık Fakültesi Korugan Çalışma Grubu tarafından böyle çalışma başlatılarak, Trakya ve Çanakkale’ye yayılmış koruganların bazılarının tespiti yapılmış ve iki koruganın rölöve çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Konu hakkında yazılmış araştırma makaleleri ve doktora tezleri mevcuttur. Bu çalışmaların da ışığında, savunma hattının tarihi ve kültürel değerinin vurgulanması ve oluşturulacak rotalar üzerinden toplumsal belleğe geri kazandırılması mümkün olabilecektir.
Orijinal plana göre, 20 Temmuz 1940 tarihli resmi yazıda belirtildiği şekilde, 83 betonarme yapının inşası kararlaştırılmıştır. Ne var ki saha çalışmaları, hava fotoğrafları gibi veriler ve Büyükçekmece gölünde su seviyesinin düşmesi ile açığa çıkan bölümler ile, süreç içinde çok daha fazla savunma yapısının inşa edildiği anlaşılmaktadır. Kaynaklar 1100 civarında ve 10 farklı tipte korugan olduğunu göstermektedir. Bazı kaynaklar ülkenin o dönemde bir yıllık çimento üretiminin bu imalatlar için kullanıldığını, yaklaşık 350 bin ton çimentonun hattın inşasında harcandığını yazmaktadır.
Çakmak Hattı’nın yapıldığı dönemde dünyada benzer savunma hatları inşa edilmiştir. Bu hatlar betonarme koruganlar, tüneller, tank mâni adı da verilen ve zırhlı araçların geçişini engellemeye yarayan ejder dişleri, avcı çukurları ve gözetleme kulelerinden oluşmaktadır.
Tipik olarak koruganlar demir ve betondan yapılan monolitik betonarme yapılardır. Arazide lojistik noktalarda açılan çukurlara demir donatılı kalıplar döşenip içerisine beton dökülmesiyle inşa edilirler. Bu yapılar, 2 metre kalınlığında duvarları ve döşemeleriyle dönemin tahrip gücü yüksek silahlarına dayanım sağlayabilecek şekilde tasarlanmışlardır. Kamufle olabilmek amacıyla kısmen toprak altında kalan koruganlarda atış yapmak için bırakılan mazgal ve giriş deliği dışında açıklık bulunmamaktadır. Zehirli gazlara karşı havalandırma sistemi bulunan bu yapılar, belirli bir süre için askerlerin temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde tasarlanmıştır. Bazı koruganlara su kuyuları entegre edilmiştir. Duvarlarında boş kovan tahliye kanalları ve bu kanalların açıldığı dış kısmında su havuzları bulunan korugan tipleri mevcuttur. Koruganlar hem savunma hem de saldırı amaçlı kullanılmak üzere planlanmıştır ve savaş halinde karşılaşılacak ilk mevzi olma özellikleri ile zaman kazandırmak ve zayiatı azaltmak işlevini üstlenirler.
Stratejik güzergahlar üzerine, zırhlı araçların geçişini engellemek ve koruganların bütünlüğünü sağlayıp, zaman kazandırmak için ejder dişleri yapılmıştır. Bu bariyerler, kısmen yere gömük piramidal beton bloklar üzerinde bulunan ray demirleridir ve paralel düzende zemine döşenirler.
Tüneller ise yer altında koruganlar arasında sirkülasyonu ve askeri mühimmat geçişini sağlamak için yapılan, savunma hattının en önemli bileşenlerindendir.
Çakmak Hattı’nın bir kültürel peyzaj rotasına dönüştürülmesi durumunda üzerinde yürüyenleri iki deniz arasında, tarihi bir mirasın izinde, doğal güzellikler arasından geçirecek olan bu yol, aynı zamanda İstanbul’un geçmişini geleceğine bağlayan bir bellek izi olarak da gün yüzüne çıkacaktır.
Kültür Rotaları Derneğinin tanımlamasına göre; kültür rotaları, tarihi, kültürel veya doğal bir temayı takip eden sürdürülebilir bir rota veya rotalar kombinasyonudur. Bahsedilen sürdürülebilir turizm endüstrisinin amacı, genellikle kültürel, doğal ya da tarihi varlıklara olan ilgiyi, çevre üzerinde daha az etkisi olan ve daha kapsayıcı bir kültürel alışverişi teşvik eden tematik turizm aktiviteleriyle birleştirmektir. Dolayısıyla tematik kültür rotaları, sürdürülebilir turizmin amaçlarının pek çoğuna en iyi şekilde ulaşabilmesi için geliştirilen uygun araçlar olarak tanımlanmaktadır.
Kültürel Peyzaj Rotası: Savunma hattı rotası üzerinde oluşturulacak doğal parkur iki deniz arasında bir trekking ve bisiklet rotası olarak kurgulanabilir. Bu parkur hem bölgenin doğal özelliklerini flora, fauna ve arazi morfolojisi üzerinden deneyimleme imkânı sunabilir, hem de bir açık hava müzesi gibi ilginç tarihsel olayları canlandırmaya zemin hazırlar. Parkurun haritası oluşturulup, kültür rotalarının tekniğiyle işaretlenir ve hücresel veri olmadan da kullanılabilecek şekilde bir uygulamaya dönüşürse uluslararası bir ziyaret rotası haline gelebilir. Uygulama kitle kaynak kullanımını (crowdsourcing) teşvik ederek, bilgi paylaşımı ve işaretlemeyi destekleyebilir.
Bilgilendirme: Savunma hattı için oluşturulacak rota üzerine bilgilendirme amaçlı materyal ve işaretler yerleştirilerek koruganların işlevi, yapısı, tarihçesi ve inşa amaçları aktarılabilir. Bu işaretleme panolar, haritalar, QR kodları ve yönlendirme levhaları ile yapılabilir. Rehberli turlar düzenlenerek ziyaretçilere bilgi verilebilir.
Turizm: İkinci Dünya Savaşı’na dair ülkemizde bulunan nadir yapıları barındıran bu rota hem eğitim kurumları hem tarih meraklıları hem de doğa yürüyüşçüleri için sıra dışı bir deneyim sunabilir. Özellikle İstanbul’dan yapılacak ziyaretler için çok elverişli konumda bulunan bu rotayı kurgularken gelebilecek ziyaretçi sayıları öngörülerek doğal çevreye, tarım arazilerine ve yerleşim yerlerine olumsuz etkide bulunmaması için gerekecek önlemler de düşünülmelidir.
Koruma ve Restorasyon: Koruganlar orijinal mimari özelliklerine sadık kalınarak restore edilmelidir. İdeal olarak Çakmak Hattı’nda bulunan tüm yapı tiplerinin temsil edildiği bir güzergâh üzerinde bu yapıların özellikleri anlatılabilir. Restorasyonda tüneller de güvenli hale getirilip, sistemin nasıl bir parçası oldukları gösterilebilir. Osmanlı döneminden kalan tabyalar da bu güzergaha dahil edilirse yapım tekniklerinin nasıl ayrıştığı, dönemin savunma teknolojisinin ne şekilde gelişip yeni silahlara göre adapte olduğunu göstermesi bakımından çok ilginç olabilir. Bu süreçte yapıların güvenliği de göz önünde bulundurulmalı ve çökme veya aşınma gibi sorunlar giderilmelidir. Restorasyon süreci tarihi yapıların nasıl korunduğuna dair eğitim ve farkındalık kampanyaları ile desteklenebilir.
Ziyaretçi Güvenliği: Koruganların halka açılabilmesi için güvenlik önlemleri alınmalıdır. Yapıların içi ve çevresi sağlamlaştırılmalı; kaygan zeminler, tehlikeli bölgeler ya da çökmeye meyilli alanlar onarılmalı; aydınlatma ve riskli alanların izole edilmesi türünden tedbirler alınmalıdır.
Sanat Galerisi veya Etkinlik Alanı: Restore edilen bazı koruganlar, sanat sergilerine veya kültürel etkinliklere ev sahipliği yapacak şekilde dönüştürülebilir.
Örnek olarak film yapımcısı Agnès Varda ile fotoğrafçı JR iş birliğinde çekilen ‘Visages, Villages’ filmine bakabiliriz. Burada JR, Agnès Varda’nın 1954 yılında çektiği, arkadaşı Guy Bourdin’in bir fotoğrafını uçurumdan sahile düşmüş İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma bir koruganın kenarına yapıştırır.
Tiyatro ve Performanslar: Koruganlar özellikle tarihi içerikli tiyatro oyunları veya performans sanatları için özgün bir sahne olabilir. Tarihi bir bağlam içinde yapılan bu tür etkinlikler, ziyaretçiler için sıra dışı bir deneyim sunabilir.
Sanal Gerçeklik Turları: Koruganların içine sanal gerçeklik teknolojisi yerleştirilerek ziyaretçilerin savaş zamanına dair interaktif deneyim yaşamaları sağlanabilir. Ayrıca fiziki olarak ulaşamayanlar için sanal turlar düzenlenebilir.
Finansman ve İş birlikleri: Bu projeyi hayata geçirmek için ulusal ve uluslararası hibe ve fonlar araştırılabilir. UNESCO, Avrupa Birliği gibi kuruluşların kültürel miras ve turizm fonları bu projeyi destekleyebilir. Belediye ve yerel yönetimlerle iş birliği yaparak hem bölge halkına hem de turistlere yönelik projeler oluşturulabilir, özel sektör sponsorluğu ile restorasyon çalışmaları veya turizm altyapısı desteklenebilir.
Böyle bir rotanın oluşturulması hem tarihi korumanın önemini vurgularken hem de yerel ekonomiye katkı sağlayabilir. Ayrıca, Çakmak Hattının tarihsel ve kültürel mirasını geleceğe taşımak için büyük bir fırsat sunar.
Kaynaklar
[1] Aydın, S. (2020). İkinci Dünya Savaşı’nda Kıyı ve İç Hat Savunması: Çakmak Hattı (Büyükçekmece-Çatalca) Koruganları. Güvenlik Stratejileri Dergisi, 16(34), 383–451. https://doi.org/10.17752/guvenlikstrtj.768619
[2] Culture Routes Society. (2020). Culture Routes Guide. In https://cultureroutesinturkey.com/wp-content/uploads/2024/04/Culture-Routes-Guide-2020-rev.pdf (ISBN: 978-0-9571547-3-5). Yıldız Ofset Matbaacılık Medya Hizmetleri İth. İhr. Tic. ve San. Şti. https://cultureroutesinturkey.com/wp-content/uploads/2024/04/Culture-Routes-Guide-2020-rev.pdf
[3] Çakmak hattı – Google My Maps. (n.d.). Google My Maps. https://www.google.com/maps/d/u/0/viewer?mid=1ShAILwfJXDi0z4iWFx8JnxOKzK8OL_EN&ll=41.20178225048401%2C28.64636698089073&z=11
[4] Çeli̇k, A. (2021). Sele üstü seyir defteri: Büyükçekmece’den Terkos’a Çakmak Hattı. İST Dergi. 005. https://www.istdergi.com/sehir/yasam/sele-ustu-seyir-defteri-buyukcekmeceden-terkosa-cakmak-hatti
[5] EDOB Online Map. (t.y.). eDoB Online Map. https://edob.mattaldred.com/map/
[6] Efeoğlu, M., ve Eyüpgiller, K. K. (2022, Mart-Nisan). Askeri mimari Mirasa Çatalca’dan bakmak: Çakmak hattı. Mimarlık Tarihi. Mimarlık Dergisi. 424, 59-64. http://www.mimarlikdergisi.com/index.cfm?sayfa=mimarlik&DergiSayi=439&RecID=5563
[7] Goffart, J. (2019, 25 Nisan). Visages, villages. Critikat. https://www.critikat.com/actualite-cine/critique/visages-villages/
[8] Karakoç, D. (2024, 22 Temmuz). Savaş sığınağından sanat galerisine dönüşüm: Arnavutluk koruganları. gzt.com/arkitekt. https://www.gzt.com/arkitekt/savas-siginagindan-sanat-galerisine-donusum-arnavutluk-koruganlari-3788156
[9] Sülker, K. (1987). Nâzım Hikmet'in gerçek yaşamı. Yalçın Yayınları. s. 57.
1991 yılında Ankara Üniversitesi’nde Peyzaj Mimarlığı lisansını tamamladıktan sonra, 1993’te Edinburgh College of Art, Heriot-Watt Üniversitesi’nden Peyzaj Mimarlığı yüksek lisans derecesini almıştır. Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesinde ve Bilgi Üniversitesi Mimarlık Fakültesinde stüdyo yürütücülüğü yapmış ve peyzaj mimarlığı dersleri vermiştir. 2008 yılında kurduğu DA Peyzaj tasarım ofisinde peyzaj mimarlığı projeleri üretmektedir. 2016 yılından beri ICOMOS IFLA/ISCCL üyesidir.