Türkiye’de mimari üretim-kullanıcı ilişkisine odaklı çalışmalar, tartışma zemini oluşturmaktan çok, mimari pratiğe yönelik çabalar olarak tezahür eder. Bu bağlamda mimari üretimde kullanıcı katılımı-konut ilişkisini eksen alan çalışmaların önemli bir bölümünü konut kooperatifleri oluşturur.

“Kooperatif”, kelime anlamı olarak, “ortaklarının gereksinimlerini uygun şartlarda elde etmelerini sağlamak amacıyla kurulan ortaklık” [1] anlamına gelmektedir. Ortaklığı işaret etmesi anlamında tekil otoriteden çok “kuvvetler ilişkisi ağı”na işaret eden bu sistem, Türkiye’deki konut yapılanması içinde kullanıcı ve katılım ile ilişkilendirilebilecek neredeyse tek üretim biçimi olması yönünde önemlidir.

Kooperatifler, özde devlet ile pazar arasında yer alan bir yapılanmayı işaret ederken, katılımcı-kullanıcıların kar amacı gütmeyen demokratik bir işleyişle karşılanması, böylesi bir yapılanmayı önemli kılan önemli bir amaç olarak belirginleşmektedir. Bununla birlikte kooperatiflerin her zaman devlet ile pazar arasında tam bir orta noktada ya da doğrultuda yer aldıklarını söylemek de olanaklı görülmemektedir. Sosyal devlet anlayışına yer veren bazı ülkelerde kooperatiflerin devlete çok yakın bir doğrultuda faaliyetlerini sürdürmeleri, devlet ile kooperatif arasındaki farklılığın, salt kooperatiflerin yüz yüze ilişkilere dayanması ile açıklanmasını olanaklı kılmaktadır [2].

Ankara’da kooperatif sisteminin ilk örneği olan Bahçelievler Yapı Kooperatifi, yurt dışında yetişmiş ve konut sorununun çözümünü kooperatif örgütlenmeler ile gerçekleştirilecek “bahçeli ev” düzeneğinde arayan kamu görevlileri tarafından 1934’te kurulur [3]. 1935-1944 yıları arasında daha çok bahçeli konut biçiminde üretilen kooperatif sistemleri yoğunluklu olarak, 1950’lerden sonra apartmanlaşma biçiminde daha sıkça telaffuz edilecek, 1954 yılında tapu kanununun değişmesi ve 1966 yılında kat mülkiyet kanununun yürürlüğe girmesi ile merkezi merdivenli bloklar biçiminde kooperatif üretimi hızla yaygınlaşacaktır.

Türkiye’deki kooperatif konut üretimi açısından önemli bir gelişme de 1934’ten itibaren Ticaret Kanunu’na göre kurulan kooperatiflerin bir yasaya kavuşturulmuş olmasıdır. Bu kanunun çıkması, kooperatifi sayısında artışla birlikte, kat mülkiyeti kanununun sağladığı olanaklar ile ilişkili olarak, apartmanlaşmanın yaygınlaşmasını da beraberinde getirecektir. “Kooperatifler Kanunu”, gerek kooperatiflerin birlikler biçiminde örgütlenmelerini olanaklı kılması, gerek kamu tüzel kişilikleri, özel idareler, belediyeler ve özel derneklere bu tür kooperatif derneklerine üye olabilme yolunu açmış olması bakımından önemlidir [4]. Bu türden “seçme şansı” tanıyan sistemlerin oluşumu, “Halk Konutları Standartları” kavramı ile geliştirilir [5].

Türkiye’de mimari ortamda kullanıcının mimari ürüne en yakın olduğu üretim biçimlerinden biri olarak kooperatif sistemleri, batılı örneklerde olduğu gibi, kuramsal alanda kullanıcıya dair sorgulamaları üretmekten uzaktır. Daha çok niceliksel seçimlerle sınırlı kalan bu konut üretim biçimlerindeki kullanıcı rolü, elbette yeterli seviyede bir tartışma ortamı da oluşturmayacak, zaman içinde yerini, -batılı örneklerde olduğu gibi- büyük oranda çalışanlar tarafından oluşturulan örgütlenmelere bırakacaktır.

Katılım meselesi, Türkiye’de neredeyse yalnızca Konut kooperatif üretimi etrafında pratikte karşılığını bulur. Bu bağlamda Türkiye’deki önemli nüvelerden biri sayılabilecek Çorum Binevler Yerleşimi, Mimarları Altuğ ve Behruz Çinici için sadece konut tasarlanacak bir bölge değil, bölgedeki istihdamı da yapılandıracak geniş kapsamlı bir uygulama alanı olarak ele alınmıştır [6]. Bu bağlamda Konut kooperatifleri, farklı coğrafyalardaki uygulamalarda da görüleceği gibi barınma ihtiyacını karşılamanın yanı sıra, bölgedeki istihdamı artırmak, sosyokültürel olarak sürekliliği sağlamak, sosyo-ekonomik bakımdan gelişim sağlamak, sosyal güvence ve sağlıklı yaşama ortamı yaratmak, toplum ilişkilerini geliştirmek gibi yan anlamlara da sahiptir. Bu anlamla birlikte yerel aktörlerin ve yerel işbirliği ile düzenlenen süreç, Çinicilerin de ele almış olduğu gibi başından tasarlanmalıdır.

Yakın tarihte özellikle Marmara depremi sonrasında oluşan konut sorununun çözümü için başvurulan yollardan biri olarak öne çıkan kooperatifçilik, kullanıcı-konut üretimi ilişkisi için yeni bir anlam alanına denk gelmektedir. Özellikle kullanıcı katılımı esaslı üretimlerin bu türlü süreçlerde bir yöntem olarak benimsenmesi, yeni bir kooperatif anlayışının temsili olarak kabul edilebilir.

Barınma sorununu kendi başına çözmeye gücü yetmeyen bireylerin, eşit koşullar altında bir araya gelerek, karşılıklı yardımlaşma yoluyla bu sorunlarına bir çözüm aramaları ile ortaya çıkmış olan konut kooperatifçiliği, orta ve düşük gelir grubu için konut sorununun çözümüne önemli ölçüde katkıda bulunur.

Konut yapımı sırasında belediyelerin yanında belli örgütler, sivil toplum kuruluşları, dernekler de yer almaktadır. Bu dernekler ve topluluklar katılımcı yaklaşımı önemseyen projelerde de girişimde bulunmaktadır. Bu topluluklar katılımcıyı, projenin hem tasarlama hem inşa etme sürecine dahil edecek bir ara yüz olma özelliği taşır.

17 Ağustos Marmara depremi sonucu meydana gelen yıkım sonrası yerel ve uluslararası kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları devletin yanında yer alarak çeşitli kooperatifleşme süreçlerine destek verirler. Bu türden süreçler, Türkiye yakın tarihinde yer alan kooperatifleşme süreçlerinden farklı olarak zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Projelendirilen konut alanları, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından hazırlanan İzmit ve Adapazarı Çevre Düzeni planlarında gösterilen yeni yerleşim alanlarında; Bolu, Düzce ve İstanbul’da ise uygun yer olarak saptanan alanlarda yer almaktadır. Bu türlü bir sürecin örneği olarak Düzce Beyciler Evi Sosyal Konut Projesi, Uluslararası Mavi Hilal Yardımlaşma Vakfı ve Düzce Belediyesi işbirliği ile gerçekleştirilen bir sosyal konut projesidir.

Proje, geçici barınaklarda ve çoğu yıkılmış kira evlerinde oturan en dezavantajlı 168 ailenin belediye tarafından verilen arazi üzerinde yapıma başlamış, 14 aylık hazırlık süreciyle birlikte Mayıs 2002’de saha çalışmalarıyla devam ederek, 20 aylık süreç sonunda 168 aile Ocak 2004 yılında evlerinin sahibi olmuştur [5].

Beyciler Evi Dış Görüntüler [Erişim Adresi: https://www.oncurtv.com/gundem/mavi-hilal-bayramdan-tapularini-istiyor-h66154.html]
Beyciler Evi Dış Görüntüler [Erişim Adresi: https://www.ibc.org.tr/TR/PROJECTS_444/beyciler-evleri-sosyal-konut-projesi#gallery-4]

Düzce’de yaşayan ve 1999 depremi sonrası evsiz kalmış, 168 mağdur aileye kalıcı bir barınma sağlamak ve orada yaşayanların idari ve finansman sorumluluklarının giderilmesi için bir derneğin kurulmasını amaçlamıştır. Projeye katılım sağlanması ve katılımcıların kendi tercihleri doğrultusunda inşaat, dizayn ve katılım konularında kendi kararlarını hareket geçirebilmeleri olmuştur. Katılımın sağlanabilmesi için farklı kültürel altyapıları olan etnik grupların (Roman, Türk, Kürt, Gürcü, Çerkez) toplum bilinci içinde bir araya gelmelerini ve bir dernek kurmalarını olanaklı kılan bir katılım programının uygulanmasıdır.

Haklar, 168 aileye hibe yoluyla verilmiştir. Ailelerin belirlenmesi üç etaptan oluşmuş, Elemeler 17 Haziran-14 Temmuz 2003 tarihleri arasında kabul edilen 1377 başvuru arasından yapılmıştır. Elemelerde,
– Aile büyüklüğü
– Ailedeki çocuk sayısı (7 yaşından küçük varsa).
– Ailedeki yaşlı sayısı (75 yaşından büyük varsa).
– Tek ebeveynler (Çocuklu dul).
– Ailede psikolojik düzensizlik, kronik hastalık (1. 2. 3. 4. derece).
– Ailede özürlülük durumu bulunan fert olması gibi kriterler göz önünde bulundurulmuştur.

Sonuç olarak 200 aile potansiyel hak sahibi olarak belirlenmiş fakat yine de aile ortamlarını gözlemlemek ve tereddütlerini gidermek amacıyla aileler ziyaret edilmiştir. 541 aile ziyaret edilmiş, 168 aile bunlar arasından seçilmiştir. Başvurular Hak sahipliği komitesi tarafından tartışılmış ve 4 kasım 2003’te asıl hak sahiplerini duyurmuşlardır.

Konutlar zemin kat alanı 67 m2, üst kat alanı 21. m2 olacak şekilde müstakil ev niteliğindedir. Komşuluk kavramını desteklemeye yönelik 4 müstakil konutu bitişik nizamda blok şeklinde tasarlamıştır. 168 konut 42 blok şeklinde teslim edilmiştir.Konutların üst katlarının dışı bitmiş, içini ise hak sahibi ailelerin tamamlaması için ‘’natamam’’ şekilde bırakılmıştır.

Beyciler Evi Blok Planı [Erişim Adresi: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=XohQ0H2mJnBfxLPsY8dG4w3vziG2t4m2UKEZBqWhzO6jcUdeoIy4qLE3Ei72TNFm]
Beyciler Evi Blok Dış Görüntüsü [Erişim Adresi: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=XohQ0H2mJnBfxLPsY8dG4w3vziG2t4m2UKEZBqWhzO6jcUdeoIy4qLE3Ei72TNFm]

Nisan 2001’de Düzce’de 3000 kişiyi kapsayan, geçici konutlarda yaşayanların, katılım, inşaat işlerine yatkınlıkları, yaşam alışkanlıkları, ailelerin net profilinin tespiti için anket çalışması gerçekleştirilmiştir.

Anket Çalışması [Erişim Adresi: https://www.ibc.org.tr/TR/PROJECTS_444/beyciler-evleri-sosyal-konut-projesi#gallery-6]
Teklif Taslağı Hazırlıkları [Erişim Adresi: https://www.ibc.org.tr/TR/PROJECTS_444/beyciler-evleri-sosyal-konut-projesi#gallery-5]

Proje katılımcıların istekleri doğrultusunda hazırlanmaya başlanmıştır. Bu istekler statik plana uymayınca projede bazı değişiklikler belirlenmiştir. Bu değişiklikler ailelelerin tercihine sunulmuştur. Değişikliklerin kullanıcılara sunulması ailelerin evlerini ve projeyi sahiplenmelerini desteklemek ve onların katılım motivasyonunu artırmak amacıyla yapılmıştır.

Müracaat edenlerin aile yapıları incelenirken hak sahibi olabilmelerinde düşük gelir, tek aile reisli geniş aile ve engellilik gibi faktörler rol oynamıştır. Ancak yine bu faktörler ileri sürülerek katılım programına katılmamak için mazeret olarak da ileri sürülmüştür. Bu sebeple kadınların inşaat programına katılımlarını sağlamak üzere sosyal merkezde “işçilerin yemeğini pişirme” ve “çocuklarını bırakamayan annelerin (yine sosyal merkezde düzenlenen kreşte) çocuklarına bakmak” şeklinde bir alternatif program hazırlanmıştır.

Değişikliklerin katılımcılara sunulduğu görüntüler [Erişim Adresi: https://www.ibc.org.tr/TR/PROJECTS_444/beyciler-evleri-sosyal-konut-projesi#gallery-7]
Saha Çalışmalarından Görüntüler [Erişim Adresi: https://www.ibc.org.tr/TR/PROJECTS_444/beyciler-evleri-sosyal-konut-projesi#gallery-8]

Gece bekçiliği, sabah ve akşamları beton sulama gibi alternatif programlar bedenen tam katılımda bulunamayanlar için geliştirilmiştir. Zaman içerisinde yaşlılar, engelliler ve tıbbi rahatsızlıkları olan hak sahiplerinin bu pozisyonlarda katılımları sağlanmıştır [6].

Saha Çalışmalarında Kadınların Rolü [Erişim Adresi: https://www.ibc.org.tr/TR/PROJECTS_444/beyciler-evleri-sosyal-konut-projesi#gallery-9]

Kullanıcıların evlerin planlama ve yapım aşamalarına katılmaları yeni çevrelerini benimsemelerini sağlamıştır. Aynı zamanda birlikte çalışmak, kişiler arasındaki ilişkilerin de gelişmesini sağlamıştır.

Özellikle deprem sonrası evsiz olanlara ev sağlama amacını güden bu oluşum, Konut kooperatifçiliğini katılımcı yaklaşımla çözmeye çalışan önemli bir inisiyatif olarak değerlendirilebilir. Bu bağlamda kullanıcı odaklı kooperatiflerin yeniden düşünülmesi ve sistem üzerine yeni tartışmaların yaratılması için önemli bir örnek teşkil eder.

İster zorunluluktan, ister toplumsal bir deney alanı kurma eğiliminden kaynaklansın, kooperatifçiliğin anlamının yitirilmesine izin vermeden, katılımcı yaklaşımı benimseyen kooperatif dallarının ve yeni sistemlerin geliştirilmesi, orta ve alt gelir grubuna ait barınma ihtiyacının çözülmesi için önemli görünmektedir.


Kaynaklar

[1] TDK Türkçe Sözlük. (2009), Türk Dil Kurumu Yayınları, (2005 yılı tarihli 10. baskıdan tıpkı basım), Ankara, s.1214.

[2] Özüekren, Şule. (1996), “Kooperatifler Ve Konut Üretimi” Tarihten Günümüze Anadolu’da Konut Ve Yerleşme, Habitat II Bildiri Kitabı, Türk Tarih Vakfı, İstanbul.

[3] Güldehan F. Atay (2019). Mimari üretimde Süreç Odaklı Yaklaşımlar: Çorum Binevler Konut Yerleşimi, Mimarlık, 56(410), s.71-76. Erişim Adresi: http://www.mimarlikdergisi.com/index.cfm?sayfa=mimarlik&DergiSayi=424&RecID=4871

[4]Turan, N. (1992). Konut Sorununun Çözümünde Bir Alternatif Olarak Konut Kooperatifleri Ve Eskişehir İlindeki Konut Kooperatiflerinin Sosyoekonomik Analizi. Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir. (Yayınlanmış Doktora Tezi 21005). Erişim Adresi: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=wBmNpkQC9Nhi90NLW7E7-dK-03Xv2awZly3lW_dgGjjz1mg5lfU2xTkbuVxIULEk

[5] IBC-International Blue Crescent (Uluslararası Mavi Hilal) İnternet Sitesi, Beyciler Evleri Sosyal Konut Projesi Adlı Yazı, (2002). Erişim Adresi: https://www.ibc.org.tr/TR/PROJECTS_444/beyciler-evleri-sosyal-konut-projesi

[6] Venhar Der. (2005). Konut Uygulamalarında Kaliteyi Arttırıcı Bir Yöntem Olarak Tasarımda Kullanıcı Katılımı: Düzce – Beyciler Evleri Örneği. Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. (Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi 198851). Erişim Adresi: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=XohQ0H2mJnBfxLPsY8dG4w3vziG2t4m2UKEZBqWhzO6jcUdeoIy4qLE3Ei72TNFm


Güldehan F. Atay, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde 2002 yılında lisans, MSGSÜ Bina Bilgisi Lisansüstü Programı’nda “Çocuk-Mekân-Oyun İlişkisinin İlköğretim Binalarında İncelenmesi” başlıklı tezi ile yüksek lisans, aynı programda “Mimari Üretimde Kullanıcının Yeri” başlıklı tezi ile 2011 yılında doktora programını tamamladı. 2009 yılında 6 ay süre ile Erasmus Programı kapsamında Cenova Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde Prof. Giuseppe Cina ile Mimari Proje stüdyosunda araştırmacı olarak görev aldı. 2002 yılından bu yana MSGSÜ Mimarlık Bölümü, Bina Bilgisi Bilim Dalı’nda görev yapmaktadır.

Rabia Vapur, Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Bina Bilgisi Programı’nda yüksek lisans eğitimine devam etmekte. Yine üniversite bünyesinde yer alan Mimar Sinan Araştırma Merkezi’nde kısmi zamanlı olarak çalışmakta. Diğer yandan hobi olarak mimari ve sanat içerikli yazılar yazıyor, dijital eskizle ilgileniyor. Mimari ve grafik tasarım odaklı çalışmalar yapıyor. Akademik alandaki çalışmaları ise eskiz, “yer” kavramı ve mimari temsil üzerine ilerletmekte.