Günümüzde çocukların hayatları neredeyse her alanda yetişkin dünyasına uyum sağlayacak şekilde planlanmış bir durumda. Her ne kadar farkında olmaya çalışsak da çocukların dünyası yetişkin alışkanlıklarına göre tasarlanmış bir hâlde. Çocukların en temel hak ve ihtiyacı olan oyunun bile kurallarını yetişkinler koyuyor ve çocukların nasıl oynamaları gerektiğini söylüyor. Hâl böyle olunca hayal gücüyle donatılmış bir şekilde başlayan oyun yolculuğu yaş aldıkça kurallardan oluşan, adım adım yapılacak şeyleri belli olan standart süreçlere dönüşüyor. Çocukların sahip olduğu hayal gücü ve yaratıcılık da yaş aldıkça imrendiğimiz ve kaybettiğimiz için yakındığımız bir süper güç haline gelmiş oluyor. Tam da bu noktada tasarladıkları ile dünyayı şekillendirmeye devam eden biz tasarımcılara çocuklar için tasarlarken daha fazla sorumluluk almanın yanında bunun sözcülüğünü yapmak da düşüyor.
Kurucu ortağı ve tasarımcısı olduğum Toyi de böyle bir motivasyon ile başladı. Çocukluğumu şehirden şehre taşınarak dezavantajlı bölgelerde çocukların yaşadıklarını deneyimleyerek büyüdüm. Bu şekilde büyümek zor şartlarda çocuk olmanın ne hissettirdiği ve bu şartlarda çocukların ne gibi ihtiyaçlarının olduğu konusunda hep hassas olmama neden oldu. Üniversitedeyken dezavantajlı çocuklarla birçok farklı atölye ve etkinlikte gönüllü sanat eğitmenliği yapmamın altındaki motivasyonda buydu. Bu atölyelerde, çocukların hayal dünyasının ve yaratıcı becerilerinin ne kadar geniş olduğunu daha yakından keşfetme şansım oldu. Ancak şunu da fark ettim ki çocuklar yaş aldıkça ezbere daha çok yöneliyor ve yaratıcı özgüvenlerini kaybediyordu. Bir tasarımcı olarak bu durum için ne yapabilirim sorgulamaya başlayınca onların ihtiyaçlarını anlamak adına gözlemler yapmaya başladım. Çocukların kendilerini özgürce ifade edebilecekleri bir alan açmamız gerektiğini fark edince de bunu yapmanın en doğal ve güçlü yolunun çocukların günlük hayatına oyunu daha fazla dahil etmek olduğuna karar verdim. Ve bunun sonucunda da Toyi fikri ortaya çıktı.
“Özellikle dezavantajlı çocukların olduğu bölgelerde çocuklara istedikleri oyuncağı ulaştıramıyoruz, o zaman çocukların etraflarındaki her şeyi oyuncağa çevirmelerini sağlayacak bir şey yapalım” dedim ve 2018 yılında bu fikri Ögeday Uçurum’la birlikte bir sosyal girişime çevirdik.
Bu noktada hazır bir ürün vermektense çocukların defalarca ve defalarca farklı oyuncaklar üretebilecekleri ve tüm çocuklar için ortak dile sahip bir ürün tasarlamaya yönelik konseptler geliştirdik. Çocukların yapılandırılmış oyun ve oyuncak deneyimleri sunmak yerine etraflarında hâlihazırda ulaşabilecekleri nesnelere yönelmelerini sağlayacak bir ileri dönüşüm kurgusunu da oyun sürecine dahil etmiş olduk. Bu sayede çocuklar etraflarındaki nesneleri tekrar düşünüyor, tekrar tanımlıyor ve farklı bir amaç için kullanabiliyor. Aynı zamanda tasarım aşamasında yaptığımız gözlem ve oyun testlerinde; şehir yaşamı, okul başarısı baskısı, ebeveyn yönlendirmeleri ve oyuncak sektörünün kısıtları yüzünden yaratıcılıklarını kullanamayan tüm çocukların bu yaklaşımdan ve üründen faydalanabileceğini fark edip ürünü bu şekilde geliştirdik ve hedef kitlemizi aslında tüm çocuklar olarak genişlettik.
Çocukları fazla sayıda oyuncağa boğmak onlarda dikkat dağınıklığı ve doyumsuz bir oyun deneyimine neden olabiliyor. Öte yandan oyuncak sektörü çocukları tüketici olarak konumlandırdığı için sürekli yeni ve hazır oyuncaklar sunarak onları tüketime yönlendiriyor ve oyun deneyimlerini kötü etkiliyor. Bu yaklaşıma karşı bir yaklaşımla tasarladğımız Toyi, çocukların etraflarındaki herhangi bir nesneyi oyuncağa çevirmelerini sağlayacak bir oyun kiti, bağlantı sistemi. Kitin içerisindeki bağlantı parçaları birbirleri ile birleşebilse bile oyun kurgusu dışarıdan bir nesne dahil olduğunda tamamlanıyor. Bu sayede çocuklar etraflarındaki nesneleri tekrar düşünüyor, tekrar tanımlıyor ve farklı bir amaç için kullanabiliyor; böylece sınırsız sayıda yeni oyuncak üretebiliyor. Toyi sayesinde çocukların erken yaşta tüketime bakışlarını değiştirerek ilerleyen yaşlarda ileri dönüşüm becerisi kazanmış yetişkinler olmalarına yardım etmek istiyoruz.
Tasarım komünitesi çocukların ihtiyaçlarını ve haklarını koruma ve destekleme sorumluluğunu üstlense de, çocuk ürünleri geliştiren oyuncak endüstrisi genellikle finansal kaygılar ile şekilleniyor. Oyuncak pazarının çoğu bu nedenle çok geleneksel ve hızlı tüketime odaklanmış bir şekilde ürünler çıkarmaya devam ediyor. İşlevsiz koleksiyon oyuncakları ve lisanslı oyuncaklar bunlara örnek. Bu oyuncaklar çocukların oyun deneyimlerini ve ihtiyaçlarını gözeterek tasarlanmaktan öte bir sonraki satın alma eylemine teşvik etmeye yönelik geliştiriliyor. Bu da yetişkin dünyasındaki tüketim alışkanlıklarının erken yaşta çocuklarda da alışkanlık haline gelmesine neden oluyor. Öte yandan adım adım nasıl oynanacağını söyleyen yapı oyuncakları ya da cinsiyet kalıplarıyla markette konumlandırılmış oyuncaklar çocukların oyun deneyimlerini etkilerken nasıl yetişkinler olacağını da etkilemeye başlıyor. Bu nedenle çocuklar için tasarım yapan tasarımcılar olarak sadece tasarım aşamasında farkında olmamız yeterli değil. Tüm sektörlerde çocuk haklarını korumak ve savunuculuğunu yapmak için kolektif yapılara ihtiyacımız var. Bu nedenle Toyi de bir yandan tasarımlar yapıp, üretirken bir yandan da çocukların oyun ihtiyaçlarını tartışıp güncel meseleleri gündeme getirerek çocuk oyun hakkını desteklemek için ‘Oyun Savunucuları’ adlı bir topluluk oluşturduk. Çocuğun oyun hakkını desteklemek için herkesin yapacak bir şeyleri olduğuna inanıyoruz ve birlikte tartışıp konuları gündemde tutarak güncel sorunlara çözümler sunmaya çalışıyoruz. Oyun savunucusu tasarımcılarla birlikte de çocuk hakları için tasarım konusunda farkındalık yaratarak dünyayı çocukların oyun alanına çevireceğimize inanıyoruz!
Elif Atmaca, Endüstri Ürünleri Tasarımı okurken katıldığı projeler ve stajlar sayesinde otobüsten beyaz eşyaya pek çok farklı ürünün tasarım ve üretim süreçlerinde yer aldı. Üniversitede verdiği gönüllü sanat eğitimleri sayesinde çocuklarla birlikte çalıştı ve burada deneyimledikleri ile çocukların yaratıcı dünyasını daha yakından gözlemledi. 2 sene boyunca ürün tasarımcısı olarak çalıştıktan sonra çocukların hayal güçlerine olan tutkusu sonucunda Toyi’yi tasarladı ve bir sosyal girişim olarak hayata geçirdi.