Özge Boso HanyalıBy Özge Boso Hanyalı|15 Minutes

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Adına

DEPREM BİR DOĞA OLAYIDIR.
ÖNLEM ALMAYI SEÇERSEK, DOĞAL AFETE DÖNÜŞMEZ!

06 Şubat 2023 günü Türkiye saati ile 04:17’de ve 13:24’te, merkez üssü Pazarcık (Kahramanmaraş) ve Elbistan (Kahramanmaraş) olan Mw 7.7 ve Mw 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana gelmiştir. 7.7 büyüklüğündeki deprem, yerin 8.6 km. derinliğinde meydana gelirken, 7.6 büyüklüğündeki deprem yerin 7 km. derinliğinde gerçekleşmiştir. Meydana gelen depremler Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Akdeniz Bölgelerini kapsayan geniş bir alanda hissedilmiştir (AFAD, 2023).

Şekil 1. 06 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş dolayında meydana gelen depremlerin ve artçı şoklarının MTA tarafından yayımlanmış Türkiye Diri Fay Haritası üzerindeki dağılımı (Sismolojik veri, AFAD tarafından yayımlanan veriden alınmıştır) (Emre vd., 2013; MTA, 2023).

Kahramanmaraş, Akdeniz Bölgesi’nin Adana bölümünde, Ahır Dağı’nın güney yamacı ile Maraş Ovası üzerinde deniz seviyesinden 400-800 m. yükseltide yer alan bir şehirdir. Kahramanmaraş ve yakın çevresi morfotektonik açıdan Anadolu Levhası ile Arabistan Levhası’nın çarpışma sahası üzerindedir. Kahramanmaraş, Miosende oluşan ve tektoniğinde önemli bir yere sahip olan Doğu Anadolu Fayı (DAF) ile Ölüdeniz Fayı’nın etkisi altındadır (Kaya Sandal ve Kandemir, 2013).

Yerleşim tarihi oldukça eski olan Kahramanmaraş, geçmişten günümüze mekân ve nüfus açısından büyük bir gelişme göstermiştir. Ancak şehrin bulunduğu alanın DAF Zonu üzerinde yer alması ve birinci derecede deprem bölgesi olması bu alandaki yapılaşmayı ve nüfusu tehdit etmektedir.

Sismik olarak aktif olan DAF, Doğu Akdeniz bölgesinin en önemli aktif tektonik yapılarından biridir. Sol yanal doğrultu atımlı fay niteliğindeki DAF ile sağ yanal doğrultu atımlı fay niteliğindeki Kuzey Anadolu Fayı ile birlikte Anadolu mikro levhasının batıya doğru kaçmasını sağlamaktadır.

DAF’ın Karlıova ile Çelikhan arasında kalan 295 km. uzunluğundaki doğu kesimi, sıçrama yapıları dışında tek bir fay izi olarak izlenen dar bir deformasyon zonuna sahiptir (Şekil 2). Buna karşılık Çelikhan batısında kuzey ve güney fay kollarına ayrılır ve 65 km. genişliğinde bir deformasyon kuşağı olarak izlenmektedir (Duman ve Emre, 2013). Ana fay zonu olan güneydeki kol, Karlıova ile Antakya arasında toplam 580 km. uzunluğundadır ve kuzeydoğudan güneybatıya doğru Karlıova, Ilıca, Palu, Pütürge, Erkenek, Pazarcık ve Amanos olarak adlandırılan 7 fay segmentine ayrılır (Duman ve Emre, 2013; Emre vd., 2013, 2018). Sürgü-Misis Fay Sistemi olarak adlandırılan kuzey kol ise Çelikhan ile İskenderun Körfezi arasında yaklaşık 380 km. uzunluğa sahip sol yanal doğrultu atımlı fay özelliği sergilemektedir (Duman ve Emre, 2013). Kuzey kol, kuzeydoğudan güneybatıya doğru Sürgü, Çardak, Göksun, Savrun, Çokak, Misis, Toprakkale, Yumurtalık, Karataş ve Düziçi-İskenderun fay segmentleri olarak adlandırılmış 9 segmentten oluşmaktadır (Duman ve Emre, 2013; Emre vd., 2013, 2018). DAF’ın kuzey kolu, İskenderun Körfezi üzerinden Misis-Girne Zonu’na bağlanırken; güney kol, Karasu tektonik çöküntü alanında Ölüdeniz Fay Zonu’na birleşmektedir (Kürçer vd., 2023).

Mw 7.7 büyüklüğündeki Pazarcık Depremi, sol yanal doğrultu atımlı Ölüdeniz Fay Zonu’nun kuzey ucundaki Narlı Segmenti’ne; Mw 7.6 büyüklüğündeki Elbistan depremi ise DAF’tan ayrılan bir kol olan Çardak Fayı’na rastlamaktadır.

Şekil 2. Doğu Anadolu Fay Zonu’nun segmentasyonunu gösterir harita (Duman ve Emre, 2013’ten değiştirilerek alınmıştır) [Kısaltmalar: FS, fay segmenti; FK, fay karmaşıklığı; GB, gevşemeli büklüm; GS, gevşemeli sekme; SÇB, sıkışmalı çift büklüm; SB, sıkışmalı büklüm; ÇB, çift büklüm] (MTA, 2023).

Tarihsel dönemde (M.Ö. 1800 – M.S. 1900) (Soysal vd., 1981) bölgede DAF Zonu’nun geçtiği hat boyunca şiddet değeri Io=VIII-IX olan önemli depremler meydana gelmiştir. Ayrıca Kahramanmaraş ilinin kuzeydoğusundaki 1893 ve güneybatısındaki 1268 depremleri bölgede tarihte gerçekleşmiş önemli depremlerdendir (Şekil 3) (BÜ KRDAE, 2023).

1513 ve 1893 yıllarında, Kahramanmaraş çevresinde meydana gelen ve büyük yıkımlara yol açan depremler dikkate alındığında, DAF’ın Kahramanmaraş yakınından geçen segmenti üzerinde uzun süreden beri yıkıcı bir depremin olmayışı bu bölgenin olası deprem riskinin büyük olduğuna bir kanıt olarak gösterilebilir.

Şekil 3. Bölgeye ait tarihsel dönem depremleri (BÜ KRDAE, 2023).

Şekil 4’te, Aletsel Dönem’de (M.S. 1900-2022) büyüklüğü M>4.0 olan ve il sınırları içinde veya yakın dolayında meydana gelen depremlerin dağılımı izlenmektedir. Bölgede bu dönemde meydana gelen depremlerin, tarihsel dönem depremlerinde olduğu gibi DAF, Kuzey Kolu ve Ölüdeniz Fayı üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir (Şekil 4).

Şekil 4. Bölgeye ait Aletsel Dönem depremleri (BÜ KRDAE, 2023).

Kaya Sandal ve Karademir 2013 yılında Kahramanmaraş bölgesi için yapmış oldukları çalışmalarında bazı tespitlerde bulunmuşlardır. Depremden etkilenme riskinin daha yüksek olduğu dolgu zeminler üzerinde binlerce konutun yer aldığını, bu konutların büyük bir bölümünün gecekondu olduğunu ve yığma yapı özelliği gösterdiğini, yapılarda kalitesiz beton ve yetersiz miktarda malzeme (demir, kum, çimento vd.) kullanıldığını belirtmişlerdir. Şehrin kuzeyden güneye, diğer bir ifade ile Ahır Dağı eteklerinden Maraş Ovası’na doğru yayılması nedeniyle taban suyu seviyesi yüksek verimli tarım alanlarının sanayi kuruluşları, konutlar, yollar ve resmî kurumlar tarafından hızla tüketilmiş olması da yaptıkları tespitler arasındadır. Nitekim DAF’ın Kahramanmaraş ve yakın civarından geçen segmenti üzerinde uzun süreden beri yıkıcı bir depremin olmayışı ve bunun yanında şehrin ovaya doğru gelişimi bu bölgede yaşanabilecek olası depremin büyük olacağına işaret etmektedir (Kaya Sandal ve Kandemir, 2013). Tüm bu tespitler düşünüldüğünde, bölgede olası bir depremde kaçınılmaz olarak can ve mal kaybının olacağı ve depremin yıkıcı etkilerinin de büyük olacağı yapılan çalışmada vurgulanmıştır.

Bilindiği gibi ülkemiz, Alp-Himalaya tektonik kuşağı içinde yer almakta olup çok sayıda deprem üreten fay hattı ile parçalanmış durumdadır. Ülkemizdeki yerleşim birimlerinin çoğunluğu, bu fay hatlarının üzerinde, yakınında veya etki alanında kurulmuş bulunmaktadır. Bu durumu göz önüne alan TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO), 2020 yılı içinde ülkemizde yaşanan depremler ve sonucunda meydana gelen can ve mal kayıplarını da dikkate alarak kendi alanında yetkin çok sayıdaki bilim insanlarının içinde yer aldığı “Deprem Danışma Kurulu” oluşturmuştur. Deprem Danışma Kurulu, yaptığı toplantılar ve değerlendirmeler sonucunda, içinden diri fay geçen kentlerimizden başlamak üzere 9 Mart 2021 tarihinde bilgilendirme raporları hazırlayarak ilgili kurum ve kişilere bildirme kararı almıştır. Bu çerçevede düzenlenen ve Fay Üzerinde Yaşayan Kentlerimiz: Kahramanmaraş, Osmaniye ve Hatay ile ilgili raporlar hazırlanmıştır (TMMOB JMO, 2021).

İlgili raporlarda, Osmaniye kent merkezi dahil Toprakkale ve Düziçi ilçe merkezleri ile 18’e yakın köy/belde ve il merkezinin güneybatısında yer alan organize sanayi bölgesi ile bazı barajların akslarının fay zonu üzerinde veya çok yakınında bulunduğu; Kahramanmaraş kent merkezi (Onikişubat ve Dulkadiroğlu) dahil Türkoğlu ve Nurhak ilçe merkezleri ile 40’a yakın eski köy statüsünde bulunan mahallesi ile bazı baraj ve gölet gibi tesislerin ve yine Hatay kent merkezi (Antakya ve Defne) dahil Hassa, Kırıkhan, Reyhanlı, Dörtyol, Erzin ilçe merkezleri ile 25 mahallesinin doğudan diri fay hatları veya zonları üzerine oturduğu ifade edilmiştir. İlgili raporlarda, tarihsel dönemde çok sayıda yıkıcı depremle karşı karşıya kalan Kahramanmaraş ilimizin deprem zararlarından etkilenmesinin önlenmesi amacıyla bir dizi çalışmayı acilen başlatması gerektiği özellikle vurgulanmıştır.

Osmaniye’de, Kahramanmaraş’ta ve Hatay’da birçok yerleşim alanının zayıf mühendislik özelliklerine sahip zemin birimleri üzerine oturması, sıvılaşma veya yanal yayılmaya uygun alanların varlığı ile heyelan ve kaya düşmesi gibi olaylardan etkilenebileceği düşüncesi ile mikrobölgeleme çalışmalarında bu hususların da irdelenmesi gerektiği belirtilmiştir. Mikrobölgeleme çalışmaları kapsamında diri fayların yerinin yerleşime uygunluk açısından hassas olarak uluslararası ölçütlere göre belirlenmesi; deprem üretme potansiyellerinin etüdü için üzerlerinde paleosismoloji çalışmalarının yapılması; paleosismoloji çalışması yapılan alanlarda ise herhangi bir tartışmaya sebebiyet vermemek adına düzenlenen raporların mümkünse bir heyetin incelemesine tabi tutulması; yukarıdaki çalışma sonuçlarından ve diğer disiplinlerden (jeofizik, jeodezi, inşaat, mimarlık, şehir planlama vd.) edinilecek bilgiler ile diğer afet olasılıkları ışığında Deprem Master Planı’nın hazırlanması; Deprem Master Planı dikkate alınarak kentin gelişim ve yerleşim stratejilerinin yeniden belirlenmesi gerekliliği vurgulanmıştır (TMMOB JMO, 2021).

Tüm bilimsel öngörüler bölgede bir depremin yaşanacağına işaret etse de tüm uyarılar göz ardı edilmiş ve 06 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Pazarcık ve Elbistan olan depremler bölgede yıkıcı hasarlar ile resmî açıklamalara göre 40.000’in üzerinde can kaybına sebebiyet vermiştir.

Türkiye bir deprem ülkesidir. Depremin yaşanmasına engel olabilmek mümkün değildir, ancak olası zararlarını en aza indirmek mümkündür. Bundan sonraki süreçte riskli olan illerimiz için, yaşanabilecek olası bir depremde afet risklerini hep birlikte azaltarak can kayıplarının ve ekonomik kayıpların önüne geçebiliriz. Bunun için yapılması gerekenler şu şekilde sıralanabilir:

  • Zemin özellikleriyle uyumlu deprem güvenli binalar inşa edilmelidir. Zemin özellikleri dikkate alınarak planlama yapılmalıdır.
  • Depremle ilgili yasal düzenleme ve kurumsal yönetim konuları gündeme alınıp depreme dirençli kentler planlanmalıdır.
  • İleriye yönelik yapılması gereken deprem riski ve ekonomik hazırlık çalışmalarında bilimsel yaklaşım ön plana çıkarılmalıdır.
  • Konut alanları tarımsal potansiyeli yüksek olan dolgu zeminlerde yapılmamalı; depreme daha dayanıklı, yer altı su seviyesinin düşük olduğu bölgelerde yapılmalıdır.
  • Konutların kat yükseklikleri zeminin yapısına uygun olarak seçilmelidir.
  • Bölgeye uygun temel tipleri seçilmeli; zorunlu olmadıkça bitişik düzen yapılaşma tercih edilmemeli; konutlar plan ve proje dahilinde inşa edilmelidir.
  • Bölgede yaşayan vatandaşlarımızın depreme dayanıklı binalarda oturmaları veya satın alacakları konutların depreme dayanıklı olarak inşa edilmiş olması, depreme karşı alınacak en güvenli tedbir olacaktır.

Kısa vadede ise;

  • Yaşadığımız binanın ne kadar sağlam olduğunu kontrol ettirmeliyiz.
  • Evimizin içindeki mobilyaları duvara sabitlemeliyiz.
  • Aile fertleri arasında deprem planı hazırlamalı, evimizin güvenli bölgelerini tespit ederek deprem sırasında nerede durmamız gerektiğine karar vermeliyiz.
  • İçinde su, kuru gıdalar, pil, radyo, fener, düdük, ilk yardım malzemeleri, battaniye, çadır gibi malzemelerin bulunduğu deprem çantası hazırlamalıyız.
  • Deprem sonrasında ailemizin toplanabileceği bir alanı önceden belirlemeliyiz.
  • Evimize deprem sigortası yaptırmalıyız.

Kaynaklar

[1] Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) (2023, 09 Şubat). 06 Şubat 2023 Pazarcık (Kahramanmaraş) Mw 7.7 Elbistan (Kahramanmaraş) Mw 7.6 depremlerine ilişkin ön değerlendirme raporu. Deprem Dairesi Başkanlığı, Ankara. https://deprem.afad.gov.tr/assets/pdf/Kahramanmaras%20%20Depremleri_%20On%20Degerlendirme%20Raporu.pdf

[2] Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (BÜ KRDAE) (2023, 06 Şubat). 06 Şubat 2023 Ekinözü Kahramanmaraş Depremi basın bülteni. Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi. http://www.koeri.boun.edu.tr/sismo/2/06-subat-2023-ml7-5-ekinozu-kahramanmaras-depremi/

[3]Emre, Ö., Duman, T. Y., Özalp, S., Elmacı, H., Olgun, Ş. ve Şaroğlu, F. (2013). Açıklamalı Türkiye diri fay haritası, ölçek 1:1.250.000. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Özel Yayın Serisi-30, Ankara.

[4] Emre, Ö., Duman, T. Y., Özalp, S., Şaroğlu, F., Olgun, Ş., Elmacı, H. ve Çan, T. (2018). Active fault database of Turkey. Bulletin of Earthquake Engineering, 16(8), 3229-3275. DOI: 10.1007/s10518-016-0041-2.

[5] Kaya Sandal, E. ve Karademir, N. (2013). Kahramanmaraş’ta depremsellik bağlamında zemin-yerleşme ilişkisi. 3rd International Geography Symposium–GEOMED Symposium Proceedings.

[6] Kürçer, A., Elmacı, H., Özdemir, E., Güven, C. ve Özalp, S. (2023, 13 Şubat). 06 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremleri genişletilmiş bilgi notu. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara. https://www.isgkutuphanesi.com/tr/details/06-subat-2023-kahramanmaras-depremleri-genisletilmis-bilgi-notu-5758.html

[7] Maden Teknik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) (2023, 08 Şubat). 06 Şubat 2023 Pazarcık (Kahramanmaraş) (Mw 7.7) ve Elbistan (Kahramanmaraş) (Mw 7.6) Depremleri bilgi notu. Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara. https://www.mta.gov.tr/v3.0/sayfalar/bilgi-merkezi/deprem/pdf/Deprem_Bilgi_Notu_2023-02-06_Pazarcik-Kahramanmaras_2.pdf

[8] TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) (2021). Raporlar. https://www.jmo.org.tr/genel/bizden_listele.php?&bizden_kod=58&1=1&sr=16

[9] Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) (2023, 10 Şubat). Kahramanmaraş Depremi afet ön değerlendirme durum raporu. https://turkonfed.org/tr/detay/3937/2023-kahramanmaras-depremi-afet-on-degerlendirme-durum-raporu


Özge Boso Hanyalı, Jeoloji Mühendisliği lisans eğitimini 2007 yılında Kocaeli Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra, aynı yıl içerisinde İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Uygulamalı Jeoloji Anabilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamış ve 2010 yılında eğitimini tamamlamıştır. Aynı yıl içerisinde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Kültür Varlıkları ve Sanat Eserleri Malzeme Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde “Proje Uzmanı” olarak göreve başlamış, 2015 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Yüksekokulu’nda öğretim görevlisi kadrosuna geçmiştir. 2016 yılında İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nde doktora eğitimine başlamıştır. “Tarihi Yapılarda Kullanılan Farklı Kireçtaşlarının Mikrobiyal Yöntem İle Sağlamlaştırılabilirliği” üzerine yaptığı çalışmaları halen devam etmektedir.